Tag Archive | gelişim

2023’e başlarken üzerinde düşünülecek 5 soru

Yeni başlangıçları severiz. Eskiyi geride bırakıp yeniye başlarken yeni bir şeyler yapma fikri de iyi gelir. Belki tam da bu yüzden yeni yıl, spora başlama, sağlıklı beslenme ve kilo verme dönemidir, bol bol kitap okuma, kendine daha çok zaman ayırma, sosyal medyayı daha az kullanma, yeni bir hobi edinme, yeni bir şeyler öğrenme ve daha pek çok yapılası şeyi yapma zamanıdır. Yani istenenleri yapmaya yönelik kararların hayata geçirilmesinin arifesidir yeni yıl. Başlangıçta son derece hevesle listelenen bu kararlar dizisi çoğu zaman beklendiğinden anlamlı ve önemli kararlar elbette ama nedense çoğu zaman yılbaşında alınan kararlar kısa ömürlü olur ve bu kararların birçoğu bir sonraki yılın aynı zamanlarının yeni kararları listesine eklenmek üzere nadasa bırakılır. Yeni yıl için özenle hazırlanan karar listeleri, kararlılıkla sürdürülenler yerine yarı yolda kalanlardan oluşan listelere dönüşür.

Ortaya çıkan bu sonucun iki nedeni olabilir: Yılbaşı kararları aslında yürekten istenen sonuçlara götürecek kararlar değil de alışkanlıkla dile getirdiğimiz cümlelerden oluşabilir. Ya da bu kararlar yürekten inanılan ve ulaşılmak istenen sonuçlara yönelik kararlar olmalarına karşın uygun başlama zamanı henüz gelmemiştir.

Peki o zaman ne yapmalı? 

Yıl başında doğrudan kâğıdı kalemi alıp yeni yıl kararları listesi yapmadan önce aşağıdaki sorular eşliğinde kendimizle biraz çalışmak fena fikir olmayabilir. 

Tamamlanan yıldan önümüzdeki yıla taşımak istediğim neler var? 

Önümüzdeki yıl kendimden neler bekliyorum?

Önümüzdeki yıl boyu yapmayı tasarladığım neler var?

Her birinin benim için anlamı ne?

Peki bunları nasıl yapacağım, ne zaman başlamam ve neler yapmam gerekli? Bu çalışma sonrasında, beklenti ve tasarlananlarla uyumlu kararların (karar yerine hedef veya adım da denebilir) cümlelere dökülmesi kolaylaşacaktır.  Üstelik böyle şekillenen cümlelerden oluşan listeler, yarı yolda bırakılacakların değil, yıl boyu kararlılıkla sürdürüleceklerin listeleri olmaya da güçlü adaylar olacaktır.

12. Bölüm; İş Hayatı, Yolculuk Nereye?

Zihinleri pandemi ile birlikte daha fazla işgal etmeye başlayan iş hayatının geleceği ile ilgili konuşmanın tam zamanı…
Keyifli dinlemeler… 

Podcast by Nazlı Kılan Ermut

Kendine Ait Bir Zaman

Zaman enteresan bir kavram. Son derece eşit ve adil, hatta dünyadaki tek adil kaynak bile demek mümkün, ancak kimimiz onunla çok barışıkken kimimiz biraz küskün. Kimimiz onu kovalarken, kimimiz onun içinde yapması gereken her şeyi yerli yerine yerleştiriyor. Zamanın içine doğru yerleşmek çok önemli bir konu elbette ama o bu yazımın konusu değil.

Bu yazıda zamanın içine yerleştireceğimiz kendimize ait, sadece kendimizle geçirilmesi gereken bir zamanı yaratmaktan söz edeceğim. Bu konunun çok değerli olduğunu düşünüyorum çünkü her ne kadar bir ömür boyu en çok kendimizle beraber olsak da, sadece kendimizle kalıp, kendimizle düşünmeye ne kadar kaliteli zaman ayırıyoruz ondan çok emin değilim. 

Bundan birkaç yıl önce dinlediğim bir genç konuşmacı her hafta sonu kendine ayırdığı kendi kendine düşünme zamanlarından söz etmiş ve düşünmenin çok önemli bir eylem olduğunu belirtmişti. Hemen bu dinlediğim konuşmanın peşi sıra benim kendi konuşmalarımdan birinde bir katılımcı insanın kendisine tümüyle kendisine ait zamanlar yaratıp o zamanın içinde sadece kendi kendine kalması gerektiğine inandığını söylemişti. O kadar hoşuma gitmişti ki, kitabım Pollyanna Mutlu muydu’da söz etmiştim bu anımdan.

Bu hafta bu iki hikayeyi farklı nedenlerle hatırlama alanıma çağırdım ve ne kadar anlamlı bir ortak mesaj içerdiklerini düşündüm bir kez daha. 

Tam bu hikayelerin hakkını vermek üzere kendime ait zamanlarımı gözden geçirmeye çalışırken, uzun zamandır keyifle takip ettiğim Daniel Pink’in videolu bir podcast’i  düştü eposta kutuma. Pink George Schultz’un haftada bir gün, bir saat boyunca yanına sadece kağıt, kalem ve düşüncelerini alarak tek başına oturup gelecek odaklı ve stratejik düşünme alışkanlığını anlatıyordu.  

Bu kısa videoyu izlediğim anda, az önce sözünü ettiğim anılarım canlandı gözümde ve bu üç hikaye birbiri ile kaynaşıverdi. 

Yaşam ne kadar telaşlı ve koşturmacalı geçerse geçsin haftada belli bir süreyi sadece kendine ait bir zaman olarak ayırmak ve o zamanda her türlü bölücü aktiviteden, sosyal medyadan, teknolojik cihazlardan uzaklaşıp sadece bir kağıt ve kalemle baş başa kalmak, büyük düşünmek, hayal kurmak ve geleceğe bakmak için zihni serbest bırakmak nasıl olur acaba? Yalnız önemle belirtmeliyim ki, bu zamanın gerçekten değerli bir zamana dönüşebilmesinin bana göre bir de şartı var. Geçmişten gelen “neden” ve “keşke” sorgulamalarının ve olası negatif gelecek senaryolarının bu zamanı işgal etme ihtimalleri olduğu için onları kapının dışında bırakmak gerekiyor.

Hazır hafta sonu da gelmişken denemeye değer diye düşünüyorum. Siz ne dersiniz?

4 Adımlı Yıl Sonu Değerlendirme Toplantıları: 2020 Mercek Altında

2020 yılının henüz tamamlandığı bugünlerde kurumsal yaşamda bir soluklanma zamanı yaratmak gerekiyor. Bu soluklanma zamanı bir an için durup önce geçen on iki ayı anlamayı, yani 2020 yılını mercek altına almayı, gelmekte olan on iki ayı eldeki veriler ve tahminler ışığında masaya yatırmayı ve tamamlanan ve gelmekte olan yıl arasındaki olası etkileşimleri ortaya koyarak yeni yılı tasarlamayı sağlıyor.

Yıl sonu değerlendirme ve gelecek tasarım toplantıları sayesinde, çalışanlar, bölümler, yürürlükteki projeler ve şirket bütünü için tamamlanan yılın getirdiklerini gözden geçirmek ve yıl içinde yolunda gidenleri, elde edilen başarıları, işleyişte tıkanıklık yaratan sistemleri ve gelişime açık alanları fark etmek kolaylaşıyor. Bu farkındalıklar bir sonraki yıl için daha doğru tasarım ve planlama yapmayı ve işe yaramadığı halde kullanımda kalan sistemleri ortadan kaldırmayı da destekliyor. 

Bu çalışmalar samimiyetle yürütüldüğünde bir de yan fayda doğuruyor. Sürece dahil edilen çalışanlar yaptıkları iş ve şirkette yürütülen işler arasındaki bağı daha kuvvetli kurma fırsatını yakaladıkları için aidiyet ve bağlılık kendiliğinden güçleniyor.

Yani bu çalışmalara ayırılan zamana değiyor…

Yıllık Değerlendirme ve Tasarım Toplantıları

Çalışanlarla başlayıp takımlara, bölümlere ve şirketin bütününe hizmet eden yıl sonu değerlendirme çalışmalarını yönetmek konusunda sorumluları belirlemek, değerlendirme takvimini oluşturmak ve bu süreçte neler yapılacağını, elde edilen sonuçların analiz ve sentezinin ne şekilde yapılacağını detaylı bir şekilde planlamak sürecin etkinliği açısından önem taşıyor.  

Yıllık değerlendirme ve tasarım toplantıları aşağıdaki 4 adımı izleyerek gerçekleştirildiğinde, sürecin hedeflenen faydayı sağlaması kolaylaşıyor:

  1. Tamamlanan yılın sekiz temel alanda gözden geçirilmesi ve her bir alandaki iyilerin ve aksaklıkların belirlenmesi
    1. İş sonuçları beklentileri ne kadar karşıladı? 
    2. İş yapış ve izleme yöntemleri ne kadar işlevseldi? İş akışları, süreçler, toplantılar, planlama ve gözden geçirmeler ne kadar etkin yürütüldü?
    3. Değişim ve kriz yönetimi konularında kendimizi nasıl değerlendiriyoruz?
    4. Çalışan yönetimi konusunda neler yaptık? Ne kadar büyüdük ne kadar küçüldük, delegasyon, iş dağılımı, yetkilendirme gibi kritik konularda durum nasıldı?
    5. Şirket/bölüm içi ve dışı ilişkiler ve iletişim konusunda neler oldu? 
    6. Çalışan gelişimi konusunda neler yaptık?
    7. Şirket/bölüm/çalışan özelinde bakıldığında mutlu ve iyi hissetme halini nasıl değerlendiriyoruz?
    8. Şirketin vizyonu ve yapılan işteki anlam farkındalığı şirket/bölüm genelinde ne durumda?
  2. Takip eden yıl için odak alanların, ulaşılmak istenen sonuçlarının ve o yıl sonuna ait şirketin büyük resminindetaylı olarak tanımlanması
  3. Takip eden yıla dair hedeflerin SMART (İyi Tanımlanmış, Ölçülebilir, Ulaşılabilir, Gerçekçi ve Zamanı Tanımlı)ve FAST (Düzenli Değerlendirilen, İddialı, Net, Şeffaf) hedefler olarak aşağıdaki başlıkları da kapsayacak şekilde yapılandırılması
    1. İş sonuçları ile ilgili hedefler
    2. İş yapış ve izleme yöntemleri ile ilgili hedefler
    3. Değişim ve kriz yönetimi ile ilgili hedefler
    4. Çalışan yönetimi ile ilgili hedefler
    5. Şirket/bölüm içi ve dışı ilişkiler ve iletişim yönetimi ile ilgili hedefler
    6. Çalışan gelişimi ile ilgili hedefler
    7. Çalışan mutluluğu ile ilgili hedefler
    8. Vizyon ve anlam farkındalığını destekleyecek hedefler
  4. Yeni yılın hedef izleme sürecinin planlanması
    1. Hedef takip sorumlularının belirlenmesi
    2. Hedef takip yöntemlerinin kararlaştırılması
    3. Hedef değerlendirmeyi kolaylaştıracak ara değerlendirme ve genel değerlendirme takviminin oluşturulması

Sonuç Olarak…

Şirketlerin kendi deneyim ve öğrenmelerinden faydalanmalarını sağlayan bu çalışmalar bugünden geleceğe giden yolda daha sağlam adımlarla ilerlemek konusunda destek sağlıyor. Bu yüzden, soluklanma zamanlarının iş takvimlerinin içine yerleştirilmesi ve etkin yürütülmesi konularında şirket yönetimlerinin kararlılığı büyük önem taşıyor.

Özellikle 2020 yılı gibi zorlu dönemler sonrası kendine bakma çalışmalarına zaman ayırmak, iyi yapılanları fark etmek, “kendini” modellemek ve gelecekte benzer zamanlarda kendi deneyimlerinden yardım almak konusunda da yardımcı oluyor.

Sözün özü, eğer hala yapılmadıysa, şirket liderlerine bir iş düşüyor: Fazla geç kalmadan bir soluklanma zamanı yaratmak ve bu zamada geçen on iki ayı anlamak ve gelecek on iki ayı planlamak için gerekli çalışmaların düzenlenmesini sağlamak…

Yeniden Çocuk Gibi Olabilmek

Bir Zen Ustası’nın çok sevdiğim bir sözü vardır:

“İnsan düşünen bir alettir; ancak onun büyük eserleri, hesap yapmadığı ve düşünmediği zamanda ortaya çıkar. O yüzden, «çocuk gibilik» hali yeniden tesis edilmelidir.”

“Çocuk gibi olmak” denilince, benim aklıma eğlence, neşe, sevinç, umut, kararlılık, vaz geçmeme, heyecan, merak, sorgulama, öğrenme çabası ve azmi, anda olma, sevgi, ufak şeyleri fark etme ve mutlu olma, değişimi ve gelişimi kucaklama gibi, yetişkinlerin yeniden toparlamaya çalıştıkları bir çok güzel özellik geliyor.

Madem “çocuk gibi olmak” bu güzel özellikleri içinde barındıran bir kavramsa ve her bir yetişkin geçmişte bir gün mutlaka çocuk olduysa ve yaşam doğumdan ileri doğru bir yolculuksa, acaba yolun nerelerinde neleri düşürdük? Nerelere bakıp, neleri toplamak gerek geçtiğimiz yollardan? Acaba “çocuk gibilik” hali nasıl tesis edilir yeni baştan?

Yürümeyi öğrenen çocukları bir getirin gözünüzün önüne, oradaki azim ve kararlılığa bakın. Sonra orada gördüklerinizi bugünkü yaşamda karşınıza çıkan zorluklarla baş etme durumunuza taşıyın, neler canlanıyor zihninizde?

Küçücük bir taşı ilk kez gördüğü muhteşem bir şey gibi inceleyen 1 – 2 yaşlarında bir çocuğu getirin gözünüzün önüne, gözlerindeki heyecana bakın, meraka bakın. Sonra da yaşama her gün o heyecan ve merakla bakan yetişkinlerle dolu bir dünya hayal edin. Nasıl bir dünya canlanıyor zihninizde?

Kalabalık bir toplantıda, kahkahalar atarak gülen ve koşan 3 – 4 yaşlarında çocukları getirin gözünüzün önüne, hani sehpaların altından geçen, masaların etrafında tur atan çocukları, içlerindeki coşku ve neşeyi fark etmeye çalışın. Fark ettikleriniz ne düşündürüyor size?

Biz yetişkinler aynı duygularımızı çocukluklarımızdan bugüne gelen yollarda arasak bulsak veya içimizde saklandıkları yerlerden çıkarıp, parlatarak bugüne uyarlasak ve sonra da gönlümüzce kullansak, neler farklı olurdu hayatlarımızda?

Bu haftayı bir çocuk gözüyle yaşamaya, içimizdeki o henüz tanımı bozulmamış çocuk duygularımızı gizlendikleri yerlerde bulup çıkarıp kullanmaya ve hayatlarımıza katacakları farkı keşfetmeye ayırmak ister misiniz? Çocuk gibilik halini yeniden tesis etme fikri nasıl gelir sizlere?

Mutlu haftalar…