Rüzgarla yol almak ya da rüzgarda yol almak, aradaki fark kulağa nasıl geliyor? Rüzgarla yol almak bana rüzgarı arkaya alıp onun da verdiği itme gücüyle kendi gitmek istediği yöne doğru gitmeyi çağrıştırırken, rüzgarda yol almak, sanki biraz savrularak, rüzgar nereye iterse oraya gitmek gibi geliyor. Tam da bu noktada, gitmek istediğin yer neresi sorusu fısıldanıyor sanki kulağıma. Eğer gitmek istediğim yeri biliyorsam, rüzgarla yol alırım, o rüzgar tıpkı yelkeni dolduran rüzgar gibi beni süratlendirir, ama eğer bilmiyorsam ne istediğimi, o rüzgar yüzüme vurur, yolumu keser, beni yavaşlatır, tıpkı rüzgarı aksi yönden alıveren yelken misali. Peki, ne yapmak lazım? Kendimizle sohbet etmek ve sormak lazım: Gitmek istediğim yer neresi, olmasını istediklerim ve beklediklerim neler, hangi yöne bakmayı seçiyorum, rüzgar hangi yönden geliyor, ne yaparsam bu esen rüzgar beni destekler, hadi diyelim rüzgar durdu, ne yapacağımı biliyor muyum, bütün bunların olması benim için neden önemli, beni nasıl destekler?
Yaşam adeta çok engin bir deniz, havası bazen dingin, bazen rüzgarlı, bazen fırtınalı, bazen güneşli, bazen yağmurlu. Bu denizde ben kimim ve ne istiyorum, hangi yöne nereden gidiyorum biliyorsam, o denizde olmanın tadına doyum olur mu?