Bir zamandır mutluluk üzerine çalışıyorum, daha doğrusu olumlu duyguların insanın işletim sistemi üzerindeki etkileri üzerine çalışıyorum. Konu insanın kendisi olunca, mutluluk da otomatikman insanın olduğu her ortam için anlam kazanıyor, özel yaşam, iş yaşamı, eğlence zamanları, sıkıntılı zamanlar, tatiller…
Mutluluğu iş yaşamı dışında konuşmak sanki daha kolay geliyor herkese, ama konu işe gelince, işinde mutlu olmak çok ender bulunan bir duruma dönüşebiliyor, işinde mutlu olduğunu söyleyen insanlara da özenerek ve belki de biraz kıskanarak bakılıyor. Oysa herkes öyle ya da böyle çalışacağı işi seçerek başlıyor çalışmaya, neredeyse çeyrek yüzyıl süren insan kaynakları çalışmalarımda gözlediğim, müthiş de bir ilk gün heves ve heyecanıyla başlanıyor ilk iş gününe. Sonra bazı durumlar oluyor ve o ilk gün heyecanı kaybolmaya başlıyor, önce tanımsız bir duygu durumu deneyimlenmeye başlıyor, ardından da mutsuzluk ya da hoşnutsuzluk ya da sıkıntı diye adlandırılan bir durum. Pazartesi sendromları eşlik etmeye başlıyor bu duruma ve hafta sonu ve tatiller için yaşıyoruz cümleleri. Tanıdık gelen var mı?
Pozitif psikoloji ve olumlu duygularla ilgili çalışmalar gösteriyor ki, şartlar ve koşullar ne olursa olsun, sadece bakmayı seçtiğimiz yönü ve o baktığımız yönde de davranış şeklimizi doğru ayarlayarak içinde bulunduğumuz durumda olumlu duygu deneyimlemek, yani kısaca mutlu hissetmek mümkün. Bir sürü ve üstelik de uygulaması çok basit öneriler var iş yerinde mutluluğu destekleyecek, ama bir tanesi var ki bana çok iyi geliyor.
Yoğun çalışma temposunda olanlara tanıdık gelecektir, yapılacak işler o kadar çoğalır ve çeşitlenir ki, artık mutlaka listeler tutulmaya başlanır. Kimileri klasik usul kâğıt kalemlerle tutarlar, kimileri yeni teknolojinin nimetlerini kullanarak bilgisayar üzerinde otomatik takip edilen listeler oluştururlar. Bu listelerde dikkatimizi genellikle çeken, tamamlanmamış işlerdir. Hele liste bilgisayardaysa, yaptığımız işler hemen takipten düşer ve gayet motivasyon kırıcı biçimde tamamlanmamış olanlar önümüze düşmeye devam ederler. Önerim şu; elbette doğru takip ve zamanında iş için listelere ihtiyaç var, ama nelerin tamamlandığının ve oradaki çabanın da kendimiz tarafından fark edilmeye ihtiyacı var. Hatta liste dışı önümüze gelen ve aralarda tamamladığımız işlerin de farkındalığı gerekli. Neleri tamamladığımızı bilmek, sonuçlarını da önümüzde görmek, tamamlanmayan işlerin de tamamlanmasını kolaylaştırmak adına çok destekleyici olacaktır. Yani aslında durumu tam olduğu gibi ve dört bir yanından görmeye yarayacaktır. Eksik ve tamamlanması gereken işleri odağa alıp, resmin diğer yarısının dikkatten kaçmasını engelleyecektir. Kısaca yaptığımız işle ilgili olumlu duygularımızı da fark etmemizi kolaylaştıracaktır. Sadece küçük bir bakış açısı değişikliği ile iş yaşamınızda biraz daha iyi hissetmeye ne dersiniz?