Bulaşan Duygular

duygularKorku, kaygı, endişe insanın hayatta kalma reflekslerini ortaya koyabilmesini sağlayan güçlü negatif duygular. Kontrol edilerek ve farkındalıkla yönetildiğinde hayatta tutan, ancak kontroldan kaçtığında yaşamayı çok zora sokan duygular.

Dünyada, ülkelerde, toplumlarda, iş yerlerinde, ailelerde yaşanmakta olan ve negatif duygu oluşturan pek çok durumla karşı karşıyayız. Dünya döndükçe bunların da var olacakları son derece açık ve net. Madem öyle, bu durumlarla başa çıkabilmek için nasıl davranmak lazım diye düşünmek ve kafa yormak lazım gibi geliyor bana.

Duygular bulaşıcı ve yayılma hızları oldukça yüksek, bunu artık bilim ispatlıyor. Kızgınlık, kaygı, korku karşı tarafa bir his olarak geçtiği gibi, karşılıklı iletişimde kullanılan kelimeler, bir şeylerin anlatılış ve aktarılış biçimi insanlarda negatif duyguları daha hızlı harekete geçirip daha hızlı yayılmasına neden olabiliyor. Tabii unutmamak lazım, benzer şekilde olumlu duygular, iyi hissetme hali de bir o kadar hızla bulaşıp yayılabiliyor.

Tam da bu noktada duygu bulaştırmak konusunda kendi durumumuza bir bakmak bana önemli geliyor. Nasıl ki olup biten olaylar, diğer insanlarla olan iletişimde duyduklarımız bizde negatif duygular uyandırıp, iyi hissetmeme halini tetikleyebiliyorsa, bizim tavır ve davranışlarımız, iletişimde kullandığımız sözler, paylaştığımız haberler, anlattıklarımız da karşı tarafta aynı durumu yaratabiliyor demektir.

Daha önceki bir yazımda söz etmiştim, her birimiz yaşamda fiziksel bir alan kaplıyoruz ve bu kapladığımız alanın bize yüklediği bir takım sorumluluklar da var. Bu sorumluluklardan bir tanesi kendi bulaştırdığımız duygulara ve içinde bulunduğumuz duygu durumuna yönelik farkındalık, yani aynada kendimize bakma ve biraz soru sorup cevaplama ihtiyacı. Acaba gün içinde zihnimde dolanan düşünceler nasıl düşünceler? İnsanlara neler söylüyorum, neler anlatıyorum? Konuşma tarzım nasıl? Anlattıklarımın ne kadarı ağırlıklı negatif duygu ve düşünce barındırıyor. Bana nasılsın denildiğinde nasıl cevap veriyorum; cevaplarım genelde “bu zamanda iyi olmak mümkün mü”, “yaşıyoruz işte” gibi cevaplar etrafında mı dolaşıyor? Gazete okuyup, haber dinliyorsam, seçip okuduklarım ve dinlediklerim neler? Kendi duygu durumumu nasıl yönetiyorum? Odağım yalnızca olup biten negatif olaylarda, başıma gelen kötü şeylerde ve kendi kontrolum dışında gelişen zorlu durumlarda mı, yoksa bunların içinde yolunda giden bir kaç şeyin varlığından da haberdar ediyor muyum kendimi? Çalışma yaşamımda aksilikleri odakta tutup bunların yarattığı kızgınlığı mı, yoksa çözüm çabasını mı aktarıyorum arkadaşlarıma? Aile yaşamımda, arkadaş ilişkilerimde, günlük toplumsal yaşam içinde durumum nasıl? Yaşamın içinde yüzümü geleceğe çevirerek, bu yaşam benim ve yapabileceklerim üzerinde düşünüp çalışmalıyım diyerek güçlü bir duruş seçiyor muyum kendime, yoksa seçtiğim duruş benim yapabileceğim bir şey yok, artık ben çaresizim duruşu mu?

Takip ettiğim bir yazar var Michelle Gielan. Amerikalı eski bir televizyon haber spikeri. Haberlerde kullanılan dilin, haberlerin paylaşılma şeklinin daha farklı seçilmesi ile toplumda yaratılabilecek olumlu değişimden söz ediyor yazılarında. Günlük dilde, günlük iletişimde yapılacak bir kaç oynama ile ailelerde, iş yerlerinde, ilişkilerde sağlanacak iyileşmelerden söz ediyor.

Michelle Gielan’ı son derece haklı buluyorum, çünkü artık beynin işleme mekanizmasını biliyoruz, çünkü nörobilimciler her gün yeni keşiflerde bulunuyorlar beyinle ilgili. Biliyoruz ki, beyin korku, kaygı ve endişe duygularını deneyimliyorsa, acil durum koruma moduna alıyor kendisini ve yaşamı o çerçeveden deneyimletmeye başlıyor kullanıcılarına. Üstelik biliyoruz ki o modun “tam bir insan” modu olduğunu söylemek de pek mümkün değil ne yazık ki.

Bu hafta biraz bu konu okuyucularımın gündeminde olsun istedim. Zor zamanlar her zaman yaşanacak bundan kaçmak çok mümkün olmuyor, ama bu zor zamanları kendi adıma ben nasıl yönetirim, çevremdeki insanlarla olan iletişimimde neleri farklı yapabilirim, olup bitenleri kendi içimde nasıl tercüme edip, yüzümü geleceğe doğru çevirip yola devam edebilirim sorularının cevapları üzerinde düşünmek önemli geliyor bana. Sizler ne dersiniz?

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.