Tıpkı kılık kıyafetteki moda kavramı gibi bir moda kavramı kurumsal dünyada da var. Kurumsal dünyanın modasında kılık kıyafet yerine yeni uygulamalar ve yeni süreçler var kullanılan. Kıyafetler için denir ya bazen, yakışan da giyiyor, yakışmayan da diye, iş dünyasındaki moda için de ben aynı şeyin geçerli olduğunu düşünüyorum, kendi yapısına uyan da kullanıyor, uymayan da. Hatta bazen kurumun zeminine öylesine bakmadan uygulanan şeyler oluyor ki, kuruma ya bol geliyor, ya dar geliyor, ya kısa kalıyor, ya da uzun geliyor. Hadi bunlarda sorun yok diyelim, kurumun tenine, ruhuna uymuyor. En fenası da bu sakil giysilerle kurum insan içine çıkmak durumunda kalıyor.
Örneğin bir moda uygulama, açık ofisler. Dünyanın her yerinde pek çok kurum duvarları kaldırıyor ve bütün çalışanları açık bir alana yerleştiriyor. Hatta bir adım daha ileri gidip, kimsenin masası da olmasın, herkes bulduğu yere otursun diyenler var. Amaç ne? Verimlilik artsın, iş sonuçları iyileşsin, çalışanlar kendini daha özgür ve mutlu hissetsin; yani, özündeki niyet son derece iyi. Peki, acaba orada verimi düşüren ne? Fiziksel duvarlar mı, yoksa zihinlerde oluşmuş duvarlar ve kafa karışıklıkları mı? Zihinlerde duvarlar varsa, onlar dururken, ofisin içindeki duvarları yıkmak acaba beklenen sonuçları yaratır mı? Hele bir de masaların da sahipleri artık yoksa kurumda insanların aidiyet duygularını çok iyi takip edip başka bir şekilde beslemek gerekmez mi? Bir hikâye duymuştum, bir kurum açık ofis ve sahipsiz masa düzenine girdikten sonra, sabah erken gidip aynı masaya yerleşmeyi amaçlayan çalışanlar oluyormuş, yani yer tutanar. Eğer durum buysa, yeni düzen çalışanların zihinlerinde yeni karışıklıklar mı yarattı?
Yıllar süren kurumsal deneyimlerim bana bir şeyi çok iyi öğretti, İngilizce bir deyim ama hoşuma gider, “One size fits all” yani standart beden diye bir durum kurumsal dünyada hiçbir anlam taşımaz, çünkü hiçbir kurum o standart bedenin içine giremez. Kurumların iç dinamikleri, sahip oldukları kurumsal yapı ve kültür, yani bir anlamda kurumların ruhuna göre bir tadilat gerekir mutlaka, ya boyu ayarlanır, ya yanlardan hafif daraltılır, ya da belki bir beden büyük gereklidir, belki kırmızı yakışmaz da pembedir yakışacak olan.
O halde bir bakmak lazım yeni bir uygulamaya başlamadan önce, örneğin açık ofis acaba bizim kurumun ruhuna iyi gelir mi diye, bizim kurumun dokusunda zihinleri açacak uygulamalar nedir diye düşünmek lazım. Verimi, kurumsal mutluluğu, karlılığı arttıran fiziksel duvarlar değil, zihinlerdeki duvarlardır unutmamak lazım.