Pencereler, İnsanlar, Farklılıklar

penceresonHer zaman merak ederim, acaba dışarı ışık sızan pencerelerin içindeki evlerde neler oluyor? Kiminde keyif, kiminde neşe, kiminde hüzün, kiminde kavga, kiminde acı, kiminde aşk, kiminde şenlik. Kimi kalabalık, kimi yalnız. Bütün pencereler farklı hayatlara açılıyor. Pencereler birbirine benzese de, her pencerenin arkası birbirinden daha farklı. Pencere benim insan metaforlarımdan bir tanesi.

Bana göre her insan farklı ışıklara açılan birer pencere. Her insanın da tıpkı pencereler gibi çok benzer fiziksel özelliği olsa da, o fiziksel özelliklerin arkasında olan biten her şey çok farklı. Evet her insan benzer şekillerde doğuyor, benzer özellikleri var, ortalama bir insan diye bir tanım yapıyoruz ve hayatın her alanında bu ortalama insana ve onun benzerliklerine göre çeşitli modeller oluşturuyoruz. Ortalama insan tanımını alıp da insanların toplu bulundukları yerlere uyarlamaya çalışınca da bu tanım elde patlayıveriyor, çünkü aslında ortalama insan diye bir şey yok ki. Herkes farklı, tıpkı pencereler gibi. Perdeleri, çerçeveleri benzese bile nasıl her pencerenin arkası farklıysa, o insanlar da farklı. Peki bu nerede en çok sıkıntı yaratıyor; birden çok insanın birlikte yaşaması gereken yerlerde, ailelerde, iş yerlerinde, arkadaşlar arasında, yani aslında ilişkilerin var olduğu her yerde. Şunu kabul etmek gerek: insanlar temelde benzer bir sisteme sahip olsalar da, yaşama baktıkları yer o kadar farklı ki.

Çarpıcı bir araştırma diyor ki bir insanın bir duruma tepkisinin sadece %10’luk bir kısmı o dış durumla alakalı, geri kalan % 90’lık kısım o insanın o güne kadar yaşadıkları ve o gün o duruma nereden baktığı ile alakalı. Yani aynı duruma bakan 10 tane insan olsa, 10’u da bize farklı şeyler söyleyebilirler o durum hakkında, çünkü her biri biricik ve sadece kendine ait algısıyla değerlendirir gördüğü durumu.

Peki ben bütün bunları neden söyledim. İstedim ki yeni yıla girmeden önce ailelerimizde, iş yerlerimizde, arkadaş ilişkilerimizde, yani aslında sahip olduğumuz tüm ilişkilerde herkesin farklı olduğunu, etrafımızdaki kişilerin içinde bulunulan durumları tam da bizim algımızla görmelerinin mümkün olmadığını (tıpkı bizim onların algısı ile görmemizin mümkün olmadığı gibi) ve her birimizin birbirimizi tam ve net olarak anlamamız için varsayımlara dayalı yorumlar yapmak yerine anlamaya yönelik çaba göstermemizin kilit açıcı bir anahtar olduğunu şöyle derinden fark edelim. İlişkileri yönetmenin en temelinde her insanın farklı bir yere açılan farklı bir pencere olduğunu ve aynılık diye bir şey olmayacağını bir kez daha farkındalıkla fark edip, yeni yıla öyle girelim. Ne dersiniz?

 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.