Archive | 06 Eylül 2014

Değişimi Destekleyen İnsan Kaynakları Uygulamaları

Bu yazımda katıldığım bir toplantı ile ilgili bir şeyler yazmak istedim, çünkü dinlediklerim, duyduklarım bana gerçekten değişimin başladığını ve hatta halihazırda aramızda ve içimizde olduğunu düşündürdü.

Geçtiğimiz hafta Personel Yöneticileri Derneği (PERYÖN) İç Anadolu Şubesi tarafından düzenlenen bir etkinliğe katıldım, toplantı başlığı Ödüllü Firmalardan Tüyolar idi. Toplantıda PERYÖN’den ödül kazanmış altı farklı firma uygulamasına yönelik sunumlar yapıldı. Firmalar Vestel, Morhipo, Boyner Holding, Ak Sigorta, Garanti Bankası, Eczacıbaşı Baxter idi.

İnsan Kaynakları alanında 25 yılını geçirmiş bir profesyonel olarak bu tür toplantıları çok önemserim, çünkü biz İnsan Kaynakları profesyonellerinin toplumsal bir rolü olduğunu düşünürüm her zaman. Toplumlarda bazı roller vardır ki toplumsal dönüşümü, değişimi tetikleyebilecek kilit noktadırlar, evlerde anneler, okullarda öğretmenler ve şirketlerde İnsan Kaynakları ekibi. Hem bütünü görmek zorundadırlar, hem de bireyi, hem örnek olmak zorundadırlar, hem de destek. Katıldığım bu toplantıda duyduklarım da İnsan Kaynakları önderliğinde yapılan yeni uygulamaların bu toplumsa dönüşümü ne kadar çok destekleyeceğini ve yaygınlaşmasının önemini bir kez daha fark ettirdi. Bu da beni yine ve bir kez daha çok heyecanlandırdı. İşte bu nedenle de bu toplantıda duyduğum ve bana önemli gelen noktaları kendi düşüncelerimi de katarak sizlerle paylaşmak istedim.

  • Dinlediğim uygulamalarda yönetim makamında olanlar, sahip oldukları rolün sadece “işi” değil, “insanı” da yönetmek olduğunu çok iyi biliyorlar gibi geldi bana.
  • Yapılan tüm sunumlarda ilgili kurumların en değerli kaynağının insan olduğu gerçeği tam anlamıyla kavranmıştı. Bu kavramanın yanı sıra, insanın, hayatının tüm alanlarıyla bütün bir varlık olduğu da kavranmıştı sanki. Bu kavranmışlık da birçok alanda davranışa dönüyordu, mesela kurum içi yapılan ebeveynlik seminerleri ile, çünkü anlaşılmıştı ki, kurumlarda çalışan ebeveynler eğer çocuklarının gelişimi ve büyümesi konusunda kafalarını rahatlatırlarsa, bu onların iş yaşamındaki konforunu da yüzde yüz etkileyecektir. Bir diğer örnek çalışanların kendi geleceklerine de yatırım olabilecek çok güçlü diploma programları şirket tarafından organize edilmesiydi. Farklı bir örnek, çalışanların sağlıklı bir yaşam sürmelerini destekleyecek programlar üzerinde çalışılmaya başlanmasıydı.
  • Bu kurumlarda insanların kendilerini yaptıkları işte yeterli, sahip oldukları konumda birey olarak değerli, ve içinde bulundukları kuruma ve ekibe ait hissetmelerine yönelik eğitim programları, sosyal etkinlikler, yönetsel sistemler, iletişim programları hepsi birlikte düşünülüp tasarlanmış ve tasarlanmakla kalmamış, uygulanmaya başlamıştı.
  • Neredeyse tüm sunumlarda “cesaret” sözcüğünü duydum ki, bu da gerçekten insanların kendilerini harekete geçebilir hissettikleri noktada o ilk adımı destekleyecek en sağlam itici güç olarak düşünülebilir. Ne vardı cesareti en çok destekleyen, hata / sorun giderme yaklaşımları. Hataları ve yaşanan sorunları öğrenme fırsatları olarak görebilmeye yönelik yürütülen çalışmalar.
  • Çeşitliliklerin avantajı idi duyduğum bir diğer önemli nokta. Y Kuşağına yönelik yürütülen çalışmalar, onların yaratıcı, yenilikçi, hızlı ve eğlenceli tarzının da iş yapışa bir şekilde entegrasyonunun sağlanmasına yönelik çabaların varlığıydı beni heyecanlandıran. Y Kuşağındaki “mana” arayışı da geçti cümlelerin arasında. Onun yanı sıra kadın çalışanların da kurum içinde erkeklerle aynı düzeyde destek verebilir hale gelmesinin önemiydi vurgulanan.
  • Birden çok defa “ezber bozmak” sözünü duydum. Galiba bir kurumda en çok ihtiyaç duyulan şeylerden birisi yerinde, zamanında ve kararlılıkla ezber bozabilmek.
  • Defalarca “değerlerden” söz edildi. Değerlerin tanımlandığı, tanımlanan değerlerin davranışa yansıtılmaları, kurum kültürünün içinde yer alan tüm sistemlere entegre edilmesi ve tüm çalışanların bu ortak değerler çerçevesinde çalışmalarının önemi anlatıldı.
  • “Bütünlük” kavramı çok net fark ediliyordu sunumlarda. Kurum çalışanlarının aynı resme bütün olarak bakmalarını, kurum içi çalışmalarda bütün olduklarını görmelerini sağlayacak çalışmalar yapıldığını duydum. Kurumların içinde destek hizmeti sağlayan insan kaynakları, finans gibi birimlerin direkt olarak “işin” içine dahil edildiğini duydum, ki bu herkesin aynı gemide olduğunun farkındalığını çok güçlendiren bir noktadır diye düşünüyorum.

Yani özetle, gerçek İnsan Kaynakları rolüne uygun uygulamalar duydum, bunların büyük, küçük tüm kurumlarda kabulünü, yaygınlaşmasını ve anlaşılmasını sağlamak bizlerin görevi diye düşünüyorum.