İnsan Kaynakları Yönetimi konusundaki yazılarıma benim için bu alandaki en önemli başlıklardan biri olan liderlikle başlamak istedim. Etkili liderler bir kurumun yaşam döngüsünde olmazsa olmazlardır diye düşünüyorum. Hepimiz biliyoruz ki en başarılı kurumlar, her zaman içlerinde barındırdıkları liderlerle anılırlar.
Hep tartışılmıştır, yöneticilik / liderlik. Her iyi yönetici iyi bir lider midir? Her iyi lider iyi bir yönetici midir? Temel liderlik özelliklerine bir göz atalım: öngörülü olmak, büyük resmi görebilmek, içinde bulunduğu kurumun kültürünün aynası olmak, tutkulu ve cesaretli olmak, saygılı, nazik ve güvenilir olmak, adil olmak, eylem ve söylemlerin birbiri ile tutarlı olduğundan emin olmak, örnek alınabilmek, açık sözlü ve paylaşımcı olmak, “kendini” ve beraberindeki insanları iyi tanımak, gerektiğinde “görünmez” olmak, gerektiğinde her zaman çalışanların gözünün önünde olmak, yönetsel saygıyı hiyerarşi ve organizasyon şeması ile değil, sahip olduğu bilgelikle elde etmek, objektif olmak, içinde bulunduğu ekipte yer alan bireylere kendilerini yaptıkları işin vazgeçilmez bir parçası olarak hissettirebilmek, birlikte olduğu ekibi cesaretlendirmek ve motive etmek, ekibe eşlik etmek ve onlarla birlikte yürümek, başarıları ve başarısızlıkları hep beraber sahiplenmek, takdir ve teşekkür etmek, etkin ve etkili iletişimin temel kurallarından haberdar olmak, ekipleri ile yetişkin-yetişkin iletişim kuralları çerçevesinde iletişmek, ebeveyn rolü üstlenmemek, keyifli yaşama yöntemlerini işyerine modellemek, yürütülmekte olan işle ilgili bilgilere ne şekilde ulaşılacağını, bu alanda kaynakların nasıl kullanılacağını planlayabilmek, sorumlulukları “uygun yetkiler” ve “gerekli bilgiler” ile birlikte delege etmek, çalışanlar olmadan işlerin yürütülemeyeceğini, dolayısıyla “insan kaynağının” bir kurumun en önemli ve değerli kaynağı olduğunu bilmek, mutlu çalışan eşittir daha iyi iş ve sonuçlar eşleştirmesinin farkında olmak.
Tüm bunlardan hareketle, en başta sorduğum “Her yönetici lider midir?” sorusuna dönersek, belki biraz da iddialı olabilecek ve pek çok ortamda sık sık tekrar edilen bir cümle bana da çok mantıklı geliyor. “Her iyi lider aslında iyi de bir yöneticidir. Ama her iyi yönetici iyi bir lider olmayabilir.” Önemli olan nokta kişisel ve/veya kurumsal olarak bu farkındalığa sahip olmak ve üzerinde çalışarak mutlaka geliştirilebilecek olan liderlik özelliklerini geliştirmektir. Bunu önemsememek veya ihmal etmek durumunda, kurumsal boyutta sorunlarla (örneğin güven problemi, iletişim, koordinasyon ve delegasyon problemleri, tüm bunlara bağlı olarak çalışan bağlılığında gözlenen problemler, yüksek çalışan istifa oranları, yüksek hata oranları ve günün sonunda kurumun bulunduğu konumu dahi etkileyebilecek problemler) karşılaşılması olasılığı oldukça yüksek olacaktır.
Sevgili dostum ve meslekdaşım Nazlı;
Tüm görüşlerine bende katılıyorum, Özellikle bu günlerde memleketimizin çok ihtiyacı olduğunu düşündüğüm; yüksek egolarından arınmış, yaratıcılık yönleri kuvvetli, sorun çözmeye niyetli, yaptığı işi ve en önemlisi insanı ve her canlıyı seven ve saygı duyan yönetimlerdeki her yetkinin, kendi alanında etkin bir Lidere dönüşmesini gönülden isterim.Dünyalarımızı yaşanır hale getiren de, karartan da maalesef insan ırkı olduğunu kabul edersek, yine sağlıklı gelecekler için, doğru liderlerle yol almanın farkındalığına biran önce varılması gerektiğine inanıyorum.
Aydınlatıcı yorumlarının da katkı sağlayacağını ve farkındalık kazandıracağını düşündürten yazılar içeren blogunu gönülden kutluyor, yeni yazılarını okumak için merakla bekliyorum.
sevgilerimle,
Zeynep Şumnulu