Özel yaşamın her alanında sadelik çok gündemde. Çok da haksız bir konu değil, öyle çok fazlalık ve aslında işe yaramayan şeyle yaşıyoruz ki, bazen o sadeleşme yeni şeylere alan açıyor.
İş yaşamı da çok farklı sayılmaz. Benzer karmaşa orada da var, orada da sadeleşme ihtiyacı var. Örneğin, bazen çok basit sorulacak sorular karmaşık sistemlerin içine öyle bir yerleştiriliyor ki, ne cevap verileceğini kestiremiyor insan. Bazen sistemler öyle karmaşık kurgulanıyor ki, bir yerden bir yere gitmek beş dakika alacakken, sistem içi gezintiler elli beş dakika sürüyor. Karmaşa yazılanlara da yansıyor. Kurallar yazılıyor, öyle karmaşıklar ve öyle sorgulamadan yazılıp var olmuşlar ki, kimse ne işe yaradığından tam da emin değil, ama buna rağmen adeta şirketin eli kolu olmuşlar ve tam anlamıyla otomatikleşmişler, kendi başlarına karmaşayı yaratıyorlar, ama fark eden yok. Karmaşa düşüncelere de yansıyor. Bazen karmaşık düşünmeye çalışanlar, basit çözümlerin varlığını göremez hale geliyorlar.
Karmaşa telaş yaratıyor, telaş koşturmaca ve kaygı getiriyor, koşturmaca nefes nefese bırakıyor şirketi, kaygı da yeni şeyleri görme alanını daraltıyor. Nefes nefese kalan şirket, hayatta kalmak için alması gereken nefesi almakta zorlanmaya başladığı anda, üzerine bir de kaygı binince, ihtiyaç duyduğu çözümleri görecek fırsatı da ne yazık ki kaçırıyor.
Sadelik, taze ve ferah bakış açılarıyla ve sadeleşmeye zaman yaratmakla geliyor. Geldiğinde de sanki yeni açılan bir pencereden içeri giren temiz hava kokusu ve hafif esinti gibi bir şey yaratıyor şirketin içinde. Bu temiz havanın pencereden içeri girmesini destekleyebilmek için, basit, yalın düşünce biçimleri, dolambaçlı yollar izlemeyen sorular, çapraşık yollar izlemeyen ve doğrudan sonuca götüren kısa yollu süreçler, açık ve net iletişim kuran insanlar ve bunların böyle olmasından sorumlu olan yöneticiler gerekiyor. Yapılanlara bakmak ve incelemek gerekiyor, ne kadar karmaşık, ne kadar sade? Ne yaparsak daha fazla sadelik olur içinde, ne yaparsak daha az kafa karıştırıp, daha doğrudan sonuca götürecek şeyler yaratırız şirketin içinde. Asıl işin yanında bunlara bakmak ve üzerinde çalışmak, o asıl iş her neyse onun daha yolunda akmasının en büyük destekleyicisi haline geliyor.
Sadeleşme süreçleri tanımlasa şirketler , bu süreçler için yılda belli zamanlar ayırsalar ve bu ayrılan zamanlar, neleri nasıl yapıyoruz sorusundaki “nasıl”da kalsa ve nasılları inceleyip, karmaşıklıkları ayrıştırıp, işe yarar sadelere dönüştürseler, şirketin içindeki durum evdeki kalabalık bir dolabın veya karışmış bir çekmecenin tam da istenen sadelikte düzenlendiği durumdaki hissin ortaya çıkmasını sağlar. Nasıl ki o sadeleşme sonrası evde yeni şeyler koyacak yerler açılır, şirketteki sadeleşme sonrası yeni yaratımlar için, yeni düşünceler için, yeni yöntemler için yerler kendiliğinden ortaya çıkmaya başlar.
Yönettiğiniz, çalıştığınız veya bir şekilde parçası olduğunuz şirketlerin içinde sadeleşme süreçleri başlatmak ve gereksiz yapılanlardan, gereksiz uygulananlardan kurtulup tazelenmiş bir bakışla işlere geri dönmek acaba neler sağlar? Bunlar olsa, sizler neler hissedersiniz? Biraz düşünmeye ne dersiniz?