İnsan yönetimi alanında çalışıp geribildirim konusunda kafa yormayan pek yoktur diye düşünüyorum. Kafa yormak deyince hem olumlu hem de olumsuz kafa yormaktan söz ediyorum. Kimileri geribildirim konusunda kendini geliştirmek için kafa yorarken kimileri dünyanın en saçma ve zaman kaybettiren bu aktivitesinden nasıl uzak dururuz konusunda kafa yoruyor olabilirler. Bunun bir adım ötesinde geribildirim kavramı iletişimi, iş yapışı ve performans yönetim sistemlerinin etkinliğini güçlendirecek bir araç gibi lanse edilse de çalışanla yöneticiyi karşı karşıya getirmek ve yöneticinin çalışana açık bir dille evladım sen burada yanlış yaptın demesini sağlamak üzere kullanılan bir araca da kolayca dönüşebilir.
Peki nedir bizim geribildirimle, geribildirimin de bizimle alıp veremediği?
İngilizcesi feedback olan geribildirim, adından da fark edileceği gibi içinde bir geçmiş ifadesi, yani bir geriye dönüklük barındırır. Amacı iş yaşamında yaşanmış birtakım olaylarla ilgili karşılıklı konuşmayı ve bir kişinin diğerinde gözlediklerini gerçek verilerden yola çıkarak aktarmasını kolaylaştırmak, süreçten öğrenilenlerle sürekli iyileştirmeyi mümkün kılmak ve karşılıklı güveni güçlendirerek ilişkileri de daha iyi bir düzleme taşımaktır. Ancak geribildirim kavramı tam ve doğru kullanılmadığında sadece bir haber verme mekanizması olarak kalan ve işe yaramaktan gün geçtikçe uzaklaşan bir olguya dönüşür.
Etkili geribildirim verme, geribildirim alma, performans sisteminde geribildirim gibi birçok başlıkla beraber aktarılan geribildirim öğretileri en derinde çok kritik bir noktayı ihmal etme riski taşırlar: geçmişte kalmak.
Geribildirim adından da anlaşılacağı üzere geçmişte yaşanan ve biten iyi veya kötü bir durumu karşı tarafa ifade etmek amacıyla kullanıldığında geçmişe dönük bir tekrarlama olmaktan öteye gidemez. Oysa esas amaç yaşanan iyi ve doğru şeyleri çoğaltıp aksak ve hatalı olanları ortadan kaldırarak gelişimi ve öğrenmeyi sürekli kılmak olduğuna, bir diğer söyleyişle esas amaç bugünden geleceğe daha sağlam bir yol haritası oluşturmak olduğuna göre, geribildirimi geçmişe dönük bir tekrarlama ifadesi olmaktan kurtarmak ve içinde çözüm barındıran, geleceğe yol gösterici olan, hataların tekrarlanmasını engelleyecek, başarıların çoğaltılmasını destekleyecek ortak konuşmalar içeren bir sisteme dönüştürmek gerekir.
Yabancı kaynaklarda sık sık duymaya başladığımız ve “feedback” kelimesinin yerini almaya aday olan “feedforward” kelimesinin ülkemizde de yerleşmeye başlamasını sağlamak geçmişte yaşanan hata ve aksaklıklardan ders almanın, elde edilen başarılı uygulamaların çalışma pratiği haline gelmesine destek olacaktır. Bunu yapabilmenin ilk adımının iki sorudan geçtiğine inanıyor ve yazımı bu sorularla tamamlamak istiyorum. (arzu edenler fikir ve cevaplarını paylaşabilirler)
- İş yapış sistemlerinin, performans yönetim sistemlerinin ve günlük iletişim dilinin içine geribildirim mekanizmasının yerleştirilmesinin amacı ne? Bu mekanizmanın varlığı bizim için neden önemli? Bu mekanizma tam ve etkin çalıştığında neleri daha güçlü hale getiriyor?
- Geribildirim kelimesini gelecek odaklı hale getirmek ve “feedforward” kelimesi ile uyumlu bir kelimeyle adlandırmak için nasıl bir kelimeden yardım alabiliriz?