Archive | 01 Şubat 2016

Mutluluk Araştırmaları

anketGeçtiğimiz Aralık ayında ufak bir mutluluk anketi yaptım. Az sorulu, 60 katılımcılı bir anket. Genel bir fikir edinmek istedim mutluluk algısı hakkında. En özet grafiğini de yazıma ekledim.

Benim katılımcılarımın % 68’i kendilerini mutlu hissettiklerini söylediler. Biraz alt başlıklara bakınca, kadınlar erkeklere göre daha mutlu, daha sağlıklı, daha fazla arkadaş ilişkisine sahip ve güçlüklere çözüm üretme konusunda daha yetkin hissettiklerini belirttiler. Erkeklerse, yaşamı eğlenceli bulma konusunda daha yukarıda bir sonuca sahipler. Evlilerin tüm parametreleri bekarlara göre daha yüksek çıkarken, 40 yaş üzeri katılımcılar, daha gençlere göre tüm parametrelerde daha yüksek memnuniyet belirttiler. Benim basitleştirilmiş anketim, zorluklara bakış açısının, arkadaş ilişkilerinin, yaşama daha ileri bir yaştan bakmanın ve yaşamı birileri ile paylaşmanın mutluluk diye tanımladığımız şey her neyse onun üzerinde olumlu etkisi olduğuna yönelik ipuçları verdi ve aslında bu konuda söylenenleri de destekledi diye düşünüyorum. Bildiğim bir şey daha kısa anketim tarafından desteklendi, o da mutluluğu tanımlar mısınız dediğimde yapılan tanımların birbirinden ne kadar da farklı olduğu, yani mutluluk dediğimizde aslında en yakınımızdaki insanla bile aynı şeyden bahsetmiyor olabileceğimiz hali 🙂

Tam düzenlediğim anket üzerinde çalışırken, bir TED konuşması ile karşılaştım. Harvard Üniversitesi tarafından düzenlenmiş dünyanın en uzun süreli araştırması ile ilgili bir konuşma. Konuşmayı yapan Robert Waldinger, bu çalışmaları yürüten birimin şu andaki direktörü.

75 yıl süren ve 724 kişiyi kapsayacak şekilde yürütülmüş olan bu çalışma insanların mutluluğu ve sağlığı üzerinde etkili olan temel faktörleri değerlendirmeyi hedeflemiş, yani benim basit anketimin çok daha kapsamlı, uzun soluklu ve geniş katılımcılı olanı :). Uzun yıllardır takip edilen bu anketin sonuçları bugün gözden geçirildiğinde, zenginlik, şöhret ve başarının daha mutlu ve sağlıklı yaşam üzerinde anlamlı bir etkisi olmadığı, onun yerine iyi ilişklerin bizi daha mutlu ve sağlıklı tuttuğu ortaya çıkmış. Üç tane de önemli nokta vurgulanıyor araştırma sonucunda;

  • Sosyal ilişkiler insanın sağlığı adına çok destekleyici, yalnızlık öldürür 🙂
  • İlişkide bulunduğumuz aile bireylerinin, dostların, arkadaşların sayısından ziyade, onlarla yaşadığımız ilişkinin kalitesi önemlidir. Sık sık ciddi tartışma ve çatışmaların yaşandığı ilişkiler sağlık ve mutluluk üzerinde son derece olumsuz etkilere sahiptirler.
  • Güçlü ve birbirine güvenildiğinin hissedildiği ilişkilerin varlığı, beyin sağlığının korunması güçlü hafıza için çok önemlidir.

Konuşmada önemli tavsiyelerde de bulunuyor Waldinger;

  • Ekran zamanını, insan zamanı ile değiştirmek,
  • Yaşamda bizim için değerli insanlarla keyifli ve yeni şeyler yapmak, mesela, uzun yürüyüşler, yeni buluşma zamanları yaratmak
  • Uzun zamandır görüşmediğimiz ve bizim için değerli insanları aramak, ziyaret etmek ve onlarla sohbet etmeye zaman ayırmak.

Tüm bunları kendi okuduklarımla, araştırdıklarımla, gözlemlerimle ve bana doğru gelenlerle birleştirdiğimde, gerçekten mutlu ve iyi hissetmenin ilişkilerimizle iç içe olduğunu kuvvetle bir kez daha fark ediyorum. Mutluluk yanımızda birileri olduğunda, onlarla yaşadığımız ilişkiyi önemseyip, güçlendirdiğimizde, o ilişkinin içinde kendimizi de rahat hissettiğimizde kendini fazlasıyla gösteriyor. Bunun yanına biraz da yaşamda yolunda gidenleri fark etmeyi eklersek, mutluluğu hissetmek adına iyi bir yol almış sayılırız gibi geliyor.

Peki, size göre mutluluğun en güçlü destekçileri neler? Onları günlük yaşamda ne kadar fark ediyorsunuz? Her gün bu konuda bir kaç şey keşfetmeye ne dersiniz? Paylaşımlarınızı bekliyorum.