Hayalperest olmak ve hayak kurmak; bu kavramlara yüklenen anlamlar ne yazık ki genellikle olumsuz. Birçok toplumda hayal kurmak eşittir boşa vakit harcamak, yapılacak onca önemli işin arasında lüzumsuz şeylerle uğraşmak, aklı bir karış havada olmak vs. vs. vs. Oysa beynimizdeki sistemleri harekete geçiren etkenlerden birinin de hayal kurmak olduğunu biliyor musunuz? Bizi insan yapan en önemli özelliklerimizden birinin hayal kurabilmek ve kurduğumuz hayalleri detaylandırarak dışardan bakabilmek olduğunu biliyor musunuz?
Hayal kurmak derken söylemek istediğim şeyi de biraz netleştirmek isterim: neye ulaşmak istediğimizi keşfetmek ve onu hayal etmek, o hayalin ne kadar ulaşılır olabileceği üzerinde düşünmek, hayali canlandırmak, bir film gibi oynatmak ve izlemek, sonra da olabilir olduğuna karar verdiysek hayali hayata geçirmek. Benim tanımımla hayal kurmak eşittir, renkli, resimli, hareketli ve tam olarak istediklerimize ait gelecek düşünceleri üretmek.
Nörobilimci değilim ama beyinle ilgili şeyleri öğrenmek son 5 yıldır çok ilgimi çekiyor, beynimizin gizemli kalan yanlarının anlaşılması halinde “insan” denen varlığın inanılmaz potansiyelinin tümüyle açığa çıkacağına olan inancım da sonsuz. O yüzden elimden geldiğince bilimin adımlarını izlemeye çalışıyorum. Bu arada da en basit işleyişten hareketle bile olsa, beynin ne kadar güçlü olduğunu herkese hatırlatmaktan çok keyif alıyorum. Evet insanı farklı kılan en önemli özelliklerinden bir tanesi hayal kurabilmesi çünkü beyin hayal kurarak gözümüzde canlandırdığımız ve gerçekten yaptığımız şeyleri tam olarak birbirinden ayıramıyor ve her ikisini de neredeyse aynı kategoride değerlendirebiliyor. Bu çok avantajlı bir durum aslında, eğer hayalini kurduğumuz şey tam da olmasını istediğimiz şeyse, sistem ona göre hazırlanmaya başlıyor, önce ilgili duygular harekete geçiyor, sonra olabilirliğine inanmak ve ardından da var olan durumdan istenen duruma doğru gitmeye yardımcı olacak adımlarla ilgili listenin oluşumu. Büyük girişimcilere şöyle bir bakın, kaşiflere bir bakın, ortak özellikleri geleceği net olarak tarif etmek, fikirleri canlandırmak, onlara nasıl ulaşılacağını belirlemek ve cesaretle harekete geçmek değil mi? Gelecek net olarak tarif edilebildiğinde, fikirler canlanmaya başladığında zaten cesaret ve harekete geçme isteği de kendiliğinden ortaya çıkıveriyor. Öyle olmasa inanılmaz dediğimiz buluşlar yapılabilir miydi sizce?
Bu noktada yapılacak şeyler aslında çok da basit: yapılması gereken ilk şey neye ulaşmak istiyorsak onu hayal etmek ve sonrasında o hayali tüm detaylarıyla gözde canlandırmak. Bu hayal netleşince, gerçek olacak bir hayal olup olmadığına karar vermek. Sonra da bu hayale ve bu hayale bizi götürecek kişi olan kendimize inanmak ve güvenmek. En son adım ise hareket planlarımızı yürürlüğe almak. Ondan sonrası zaten kim tutar sizi kısmı.
Bu çerçeveden bakınca hayalperest olmak çok da fena gelmiyor kulağa, ne dersiniz?