Yaşanan Her Günün Bir Nedeni Var

Yaşla mı ilgili, yoksa odak ve dikkat neredeyse onunla mı ilgili bilmiyorum, gün geçtikçe yaşanan her günün bir nedeni olduğuna inancım artıyor. Bu inancı ortaya çıkaran şeyin de yaşanan günlere şöyle alıcı bir gözle bakmak olduğunu fark ediyorum. Eğer günleri ömürden bir günün daha üzerini çizmek üzere geçiriyorsak, o zaman o nedeni keşfetmek pek mümkün olamayabiliyor, yaşadıklarımızın getirdiği farkındalıkları, içindeki öğretileri fark ederek bakıyorsak yaşama, işte o zaman her günün nedenini bulmak daha kolay bir hal alıyor.

Son zamanlarda her şeye mutluluk çalışmalarımdaki dört pencereden bir bakıp anlamaya çalışıyorum. Bu konuya da aynı pencerelerden baksam nasıl olur diye düşünürken, gözümün önünde canlananları yazmak ve paylaşmak istedim.

Sözünü ettiğim dört farklı pencereye göre yaşama dört farklı bakışla bakmak mümkünken, kendimizi sadece tek pencereden bakarken buluyoruz bazen, bazen de dönemsel olarak açıp kapattığımız pencerelerimiz olabiliyor yaşamın içinde. Bu pencereler hem geleceğe bakışımızı, hem de geçmişi ve bugünü değerlendirme şeklimizi pek yakından etkiliyor.

Pencerelerden ilki, birileri bize sorduğunda, ne yapalım koşturuyoru işte, bir iş bitmeden diğeri çıkıyor, şöyle bir emekli olsam deniz kenarına gideceğim dedirten pencere. En özet şekliyle, sürekli ileride bir şeyleri kurtarıcı hedef zannederek, adeta bir yarışta koşan atletler gibi o hedefe doğru nefes nefese bizi koşturan halimiz. Ne geçmişe bakma fırsatımız oluyor, ne de şimdi neler olup bittiğini yakalamak mümkün oluyor tabi böyle koştururken.

Pencerelerden ikincisi fena, o pencereden bakmaya başlarsak, nefes almak pek mümkün değil, çünkü dışarısı fena halde karanlık ve havasız. Ne umut var, ne dün, ne şimdi, ne de gelecek. En çaresiz, en çözümsüz hissetiren bir görüntü etrafta. Belki de hiç açılmasa daha iyi olacak bir pencere orası.

Üçüncü pencere ilk açıldığında pek havadar gelse de, o sadece şimdiyi gösteriyor ve biraz pembe bir filtre var sanki önünde, şu olup bitenleri pembeleştirenlerden, yolunda gitmeyenleri yokmuş gibi bohçalayıp sen gününe bak, boş ver gerisini dedirtenlerden.

Sonuncu pencere enteresan; bir kere açısı çok geniş, bakınca bugünden geleceğe giden koskoca bir yol beliriveriyor insanın önünde, oksijeni bol, insanın bolca nefes alası gelen bir hava getiren bir pencere. Üstelik gökyüzü o kadar açık ki, taa en uçtaki yer bile son derece parlak ve net göze görünüyor. O parlaklığı veren sanırım güneş gibi parlayan umut ve o en uçtaki yerle ilgili kendi yarattığımız gelecek hikayelerimiz. Ayrıca bugünden oralara giden yol da tam önümüzde ve o yoldaki zorluklar, keyif anları, heyecan, keşif hepsi tam yerli yerinde duruyor. Bugünden ötelere bakarken geçmişten gelen ve içinde bulunduğumuz zamandan gelen bütün öğrenip hatırladıklarımız da bizimle. Hepsinden önemlisi içinde yaşadığımız hayata dair bir anlam var sanki buradaki bütün görüntülerin, yani yaşanan her günün ve yaşanacak her şeyin bir nedeni var.

Her zaman hatırlamak gerek, yaşam bir bütün, biz iş yaşamı, özel yaşam filan diyerek ayırmaya çalışsak da, yaşam koskocaman bir bütün. Bu kocaman bütünün içinde yaşanan ve yaşanacak her günün bir nedeni var diyebilmek için her zaman önümüzde duran pencereleri bilerek açmak, farkındalıkla açık tutmak veya gereksiz olanları hemen kapatmak lazım.

Acaba sizler yaşama hangi pencerelerden bakıyorsunuz? Yaşadığınız her günün nedenini ne kadar keşfediyorsunuz? Keşifleriniz yaşamınızı nasıl destekliyor? Biraz üzerinde düşünmeye ne dersiniz?

Mutlu haftalar…

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.