İnsan Kaynakları Yönetimi çok önemli olduğuna inandığım bir konu olmanın ötesinde, uzun yıllar da yöneticisi olarak çalıştığım bir alandır. Çok önemlidir diye düşünürüm, çünkü insanlar, içinde bulundukları kurumun sahip olduğu vizyona doğru yürümesini sağlayan en önemli ve değerli kaynaklardır bana göre.
Üniversitede ekonomi dersi almış olanlar bilirler, herşey kıt kaynaklardan söz ederek başlar ilk derslerde. Denir ki, kaynaklar kıttır, özenli ve dikkatli kullanılmalıdır. Bu kıt kaynakların neler olduğunu zihinde canlandırmaya çalışınca da ilk akla gelenler para, ham madde, yiyecek, makine vb.’dir. Aslında insan kaynağı tam da burada devreye girer, çünkü akla kaynak denilince ilk gelenlerin kaynak olarak kullanılmasını sağlayan ana kaynaktır “insan”.
Bir fabrika düşünelim, üretim yapsın. Nedir üretimde kullandığı kaynaklar? Her ne üretiyorsa, ilgili ham maddeler, bu ham maddeleri işlemeye yarayan makineler, parasal kaynaklar, bu makineleri kullanan insanlar ve fabrikadaki süreçleri yöneten insanlar. Buradan hareketle, bir fabrikada belli bir para karşılığı makineler satın alındığında beraberinde ne gelir? El kitapları, garanti belgeleri ve nasıl korunması ve bakılması gerektiğini anlatan bilgiler ve hatta bazen de kullanım öncesi ön eğitimler. Hani dedik ya, insan da bir kaynak diye, peki insanı o fabrikada işe alırken ne gelir beraberinde, bazen sadece alacağı para karşılığında çalışması gerektiğine dair bir “içsel” bilgi.
Çok paralar verilip kullanıma alınan makinelere gözünün içi gibi bakıyor kullananlar, bozulmasın diye tam da zamanında bakımlarını yapıyor, el kitabı ne yazıyorsa tam ona göre kullanmak gerekiyor. Peki bizim insan kaynağı nasıl çalışıyor? Kendisine eşlik eden bir el kitabı olmadığı için sadece çalışan olarak mı düşünülüyor? Sadece çalışan ve çalışması gereken kaynak diye düşünüldüğü durumlarda mı çalışan döngüsü çok oluyor acaba? Oysa ki her bir insan kaynağının da aslında içlerinde sadece kendilerine özgü el kitaplarını barındırdıkları ve bunun da farkedilmesinden çok memnun olacakları farkedilse nasıl olurdu?